Bir haftalık aradan sonra merhaba. Dün sabah yazılara hangi konuyla başlamalı sorusunu kendimize sorarken Türkiye’de köşe yazısı yazmanın zorluğunu bir kez daha duyumsadık! Şöyle ki:
Neyi öncelikle ele almalı?
İlk beş konu kendi arasında yarışırken birinciliği “sahte diploma”ya verdik!
Tam dip!
Bundan dip olabilir mi?
Büyük söylememek lazım, olabilir.
Nasıl ki sözün bittiği yer yoksa bu iktidar döneminde sahteciliğin de bittiği yer yok!
Bir kişi pazarda haykırıyormuş:
Ben öyle bir ustayım ki arıdan daha iyi bal üretirim!
O hesap, bu iktidar döneminde bir kişinin sekiz üniversite bitirdiğini, üniversiteleri bitire bitire bitiremediğini de gördük!
Bu dibi de gördük!
Konu o kadar vahim ki ciddiyetle ele almaya kalksak bize gülerler! Bu kadarı ancak alkışlanır ve beklenir:
Acaba sırada ne var?
15 Temmuz 2016’nın ardından FETÖ davalarına damgasını vuran çarpıcı olayların başında şu geliyordu:
2009’dan 2016 yılına dek 14 sınav türünde sorular çalınmış.
Bu herhangi bir iddia değil. 15 Temmuz çatı davasının karar bölümünde yer alıyor.
Sınav deyince akla ilk üniversiteye giriş geliyor ama bunun yanı sıra Dışişleri, İçişleri, Adalet Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve TSK sınavları da kapsama alanı içine girmiş.
Bu, binlerce kişinin hakkının gasp edilmesi, bir o kadar kişinin de haksız yere sınav kazanmış görünmesi demek!
FETÖ hayli emek harcamış! Soruları çalacak elemanları yerleştirmiş, kimlerin kazanmasını sağlayacağını saptamış, onlara soruları verip yanıtları ezberlemelerini sağlamış...
Son ortaya çıkan sahte diploma olayında FETÖ’yü geride bırakmışlar. Doğrudan sonuç odaklı iş yapmışlar. Bilinen kadarıyla sahte diploma ile ilgili iki ayrı iddianame yazıldı, bir soruşturma da devam ediyor.
Başta Balkanlar olmak üzere çevre ülkelerde diploma üretim ve satış üniversiteleri kurulmuş, 50 bin ile 250 bin lira arasında değişen fiyatlarla kullanıma sokulmuş! Muhtemel bazılarından para alınmadı. Ee dahili bilgi gelecek yerden diploma esirgenir mi?
Konu sadece sıfırdan diploma satış da değil, 6 Şubat 2023 depreminde yaşamını yitiren meslek sahiplerinin diplomaları da aynı şekilde piyasaya sürülmüş! O diplomalar yeni kişilerde yaşatılmış!
Bütün bunların başında yer aldığı gerekçesiyle hakkında iddianame hazırlanan kişilerden biri ifade verirken kendisini şöyle tarif etmiş:
“2010-2016 arasında ÖSS, HSYK, KPSS, YDS, ALES sınav sorularını almaktan hüküm giydim.”
Aynı yöntemle ehliyet ve ustalık belgesi de dağıtılmış.
Yukarıdaki yöntemle diploma sahibi olanlar, o diplomanın hakkını verip yükselmişler.
Bu aşamadan sonra ne olur?
Eğer böyle giderse şunlar olur:
İktidar sahipleri diplomayı da bir aşamadan sonra gereksiz görmeye başlar.
Yükselmek için liyakatin yerini tamamen sadakat, riya, biat alır.
Cehalet, bilgiyi sorgulamaya başlar.
Eğitimli olmak boşa geçirilmiş bir zaman dilimi olarak algılanır.
İktidar sahiplerinin makam odalarına şan olsun diye astığı diploma sayısı, okuduğu kitap sayısından fazla olur!
Bu kadarı da olmaz demeyin!
Cehalet her alanda kötüdür. Ama cehaletin en tehlikelisi hareket halinde olan, eline yetki geçirendir!