Söylenen her sözün, atılan her adımın bir bedeli var. Uzun sürse de kendisini tarihe kabul ettiriyor. Türkiye, Diyarbakır’daki skandalı konuşuyor. Okumayan varsa aktarayım. Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cenap Ekinci, Haziran 2020’de Diyarbakır’a özel uçakla gelen bir ekibin, COVID-19 virüsünü kanda ilaçsız tedavi edebilen bir cihazı Sağlık Bakanlığı’na tanıtarak satmak istediğini söyledi. Ekinci’nin anlattıklarına göre ekibin başında bulunan Süleyman Soylu’nun kuzeni Mehmet Soylu, cihazın denenmesi ve raporlanmasında ısrar ediyordu. Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi başhekimi, hastalar üzerinde denenmesini kabul etti. Bakanlık onaylamadığı için cihaz satın alınmazken bu tedavi yöntemiyle tedavi edilen bazı hastalar öldü. İşte bu kobay skandalındaki şirketi ben yakından tanıyorum. Defalarca bu köşede, televizyonlarda hatta SS kitabında anlattım. Elbette şirket tarafından davalar açıldı. Sonunda ne olduğunu da anlatacağım.
Önce şunu söyleyeyim. Mesele akrabalık değil. Mesele ayrıcalık. Zira RD Global’i diğer ilaç şirketlerinden ayıran bir detay var. Kamu kuruluşları RD Global’i çok seviyor. DMO onun tedarik ettiği ürünlerini satıyor, RD Global markasını nedense Anadolu Ajansı reklam-haberiyle duyuruyor. Şirket, resmi açıklamasında kurucusunu şöyle tanıtıyor: “Kurucumuz ve şirketlerimizin tek hissedarı Sayın Raşit Dinç, 2006’dan bu yana 15 yıldır tıbbi cihaz ve sağlık alanında faaliyet göstermektedir.” Hayır, Dinç’in doktor olduğunu sanabilirsiniz. Ancak öyle değil. Resmi kayıtlardaki kendi ifadesine göre Dinç, laboratuvar teknisyeni. 1987 doğumlu olan Dinç, 2008’in kasım ayına kadar Maya Tıp Merkezi’nde çalışıyordu. Ancak işten ayrılışı bir dolandırıcılık hikâyesine konu oldu. Ankara-Sincan 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen, suç tarihi 17 Kasım 2008 olan davanın konusu “kamu kurumunun araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik” idi. Şikâyetçi olan da Dinç’in patronuydu. Mahkeme, 28 Aralık 2011’de Dinç’e ve iki hastane çalışanına “dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik”ten ceza verdi. Hüküm giyen Raşit Dinç, bir süre sonra RD GlobalInvamed markasını kurdu. Süleyman Soylu’nun kuzeni Mehmet Soylu’yu da yönetim kuruluna aldı. Çok hızlı bir şekilde büyüdü. SGK’ye mal satarak zengin oldu.
Peki Mehmet Soylu? Daha önce restorancılık işi yapan, AKP döneminde İBB’nin elindeki restoranları işleten Mehmet Soylu, nasıl oluyorsa, Sağlık Federasyonu’nda da yönetim kurulu üyesi olmuştu. Aynı anda federasyonun başkanlığını ise Raşit Dinç yapıyordu. Dinç ve Soylu, yöneticilik deneyimlerini Invamed-RD Global’de de devam ettirmişti. Sağlık sektörünün kritik bir ismiyle konuyu konuştuğumda bana şunları söylemişti: “Bu şirket ilk kurulduğundan beri bir takım tuhaf işlerle anılsa da asıl büyümeyi Mehmet Soylu ile ilişkisiyle yakaladı. Şirket kısa sürede milyonlarca dolarlık hale geldi. Raşit Dinç, bir mikrobiyoloji teknisyeniyken sadece birkaç yılda zırhlı Maybach ile gezen, büyük bir malvarlığına hükmeden, yurtdışında bile malvarlığı edinen bir isim haline geldi. Sürpriz değil, kendisine de resmi koruma verildi.” Kısacası RD Global-Invamed, devlet gücünün “şefkatini” arkasına alarak ilaçlarının pek çoğunu devlete satarak diğer firmaların önünde, kendisine kolay kazançlı bir yer açıyordu. Ürünlerinin kalitesi kimi doktorlara göre tartışmalıydı ama onay, kayıt, yüksek fiyat ve tahsilat sürecindeki hızı onu rakiplerinden avantajlı hale getiriyordu.
O dönem, Sedat Peker de bu konuya dikkat çekici bir şekilde değinmişti. Peker, Süleyman Soylu’nun himayesinde işadamı Cihan Ekşioğlu ve “FETÖ’nün prensi” dediği Burak Başlılar’ın alengirli işler çevirdiğini iddia etti.
YAZININ DEVAMI cumhuriyet.com.tr ADRESİNDE.