Stanford GSB’nin 2023 Last Lecture serisinde Graham Weaver (Alpine Investors’ın kurucusu ve Stanford GSB eğitmeni), asimetrik bir hayat yaşamak için 4 prensip anlatıyor.
Asimetrik Hayat ne demek?
“Asimetrik hayat” derken kastettiği şey şu: hayatta öyle fırsatlar var ki, kaybetsen kaybın sınırlı ama kazandığında kazancın neredeyse sınırsız. Yatırımda buna “asymmetric return” deniyor. Mesela 1 kaybedebilirsin ama 10, 50, hatta 100 kazanabilirsin. Ve Graham hayat da böyle yaşanmalı diyor. Riskten tamamen kaçmayacaksın, ama sınırlı risk alıp büyük kazanç ihtimallerini kovalayacaksın.
Uzatmadan Graham’in asimetrik bir hayat yaşamak için 4 kuralını paylaşıyorum. Umarım bana olduğu gibi sana da hem düşündürücü hem de harekete geçirici gelir.
Keyifli okumalar / izlemeler!
Asimetrik Bir Hayat Yaşamak için 4 Prensip
“Hayatta istediğiniz her şey, ‘önce kötüleşir’in öte tarafında.”
1. Zor Şeyler Yap
Bu grafik hayatlarımızı gösteriyor ve olan şey şu: bir noktada rahatlıyor ya da konfor alanına giriyoruz ve eğer ileriye gitmek, bir sonraki zirveye ulaşmak istiyorsak şunu anlamamız gerekiyor, hayatınız neredeyse her zaman önce kötüleşecek.
* Yapmak istediğiniz herhangi bir değişim neredeyse her zaman önce kötüleşecek.
* Sevgilinizle artık olmuyorsa ve zor bir konuşma yapmanız gerekiyorsa, o akşam hayatınız biraz daha kötü olacak ama sonra işler daha iyi olacak.
* Hiç olmamanız gereken bir ilişkiden çıkmanız gerekiyorsa, hayatınız önce kötüleşecek.
* Kariyer değiştirmek istiyorsanız, bir öğrenme eğrisinden geçeceksiniz. Maaşınız düşecek, başta iyi olamayacaksınız, hayatınız önce kötüleşecek.
* Yeni bir alışkanlığa başlamak istiyorsunuz: soğuk duş, meditasyon, spor önce kötüleşecek.
Şunu fark etmek kritik: ilk adım her zaman kötü olacak. kötü hissettirecek.
Ve zamanla bu aşağı inişler çok daha yönetilebilir hale gelecek. Çünkü o eğrinin en büyük kısmı aslında sadece korku; en büyük engel korku.
Kendinizi zor şeyler yapmaya ne kadar alıştırırsanız, o düşüşler o kadar yönetilebilir olacak ve korku yavaş yavaş ortadan kalkacak.
Hayatta istediğiniz her şey, “önce kötüleşir”in öte tarafında.
Eğer asimetrik bir hayat yaşamak istiyorsanız, zor şeyler yapın.
2. Kendi Yolunu Çiz
İkinci prensip: eğer asimetrik bir hayat yaşamak istiyorsanız, kendi yolunuzu çizin.
Mezun olduğumda, muhtemelen çoğunuz gibi, bir seçim yapmam gerekiyordu, iki yol vardı.
* Kampüse gelen bir firma vardı; orada çalışabileceğimi biliyordum. Büyük bir özel sermaye şirketiydi. Maaş, prim, ücretsiz öğle yemekleri… yol çok netti.
* Başka bir yol vardı: işletme okulunda deli gibi şeyler yapmaya başlamıştım, kredi kartlarımla şirket satın alıyordum. Nasıl işleyeceğini bilmiyordum, nasıl para toplayacağımı hiç bilmiyordum.
Ve güvenli olanı seçtim. Büyük şirkete gittim.
Patronum bana “İşte başkan yardımcısı olmak için yapman gerekenler, işte hedeflerin” dedi. Ben de var gücümle o hedef çizgilere koştum. Sabah erken uçaklara bindim, şirketlere teklif verdim, ne dedilerse yaptım. Eğer çocuklarım olsaydı, her gün eve geç dönecek ve tüm maçlarını kaçıracaktım.
Ve asıl mesele şu: Buddha 2800 yıl önce bir gerçeği çözmüş: Budizm’in ilk prensibi, dukkha: yani ne olursa olsun acı çekeceksiniz.
Kolay bir yol yok, güvenli bir yol yok, tamamen huzurlu bir yol yok.
Her şeyi yoluna koyacak bir yol yok.
Her durumda acı çekeceksiniz.
Bunu size söyleyen kişi olmak istemem ama okuldan mezun olalı 20 yıl oldu ve bugün muhtemelen söyleyeceğim en doğru şey bu:
Hayat acıdır, o yüzden acımaya değer bir yol seçin.
Başkasının hayalini yaşamaya çalışmayın, başkasının hedeflerine koşmayın, kendi yolunuzu bulun ve o yolun yolcusu olun.
3. Onu On Yıllar Boyunca Yap
“Eğer asimetrik bir hayat yaşamak istiyorsanız: zor şeyler yapın, kendi yolunuzu çizin ve onu on yıllar boyunca yapın.”
Bu belki de en duymak istemediğimiz prensip. Çünkü çoğumuz hızlı sonuçların, kısa yolların, “overnight success” hikayelerinin peşindeyiz.
Graham salondaki öğrencilerin yaşadığı o tanıdık hissi anlatıyor:
“Odamın arkadaşının kız kardeşinin arkadaşı Megan Dogecoin alıp $2M kazandı.
Ben de tam zamanında orada olsaydım bu benim de başıma gelirdi.”
Başka bir arkadaş Bored Ape NFT’lerinden pasif gelir elde ediyor, herkes bir şeylere erken girip zengin oluyor gibi görünüyor ve sen kendini geride hissediyorsun.
Mezuniyet sonrası dönemde Graham da aynı hissi yaşamış: Dot-com furyası patladığında sınıf arkadaşları B2C internet şirketlerine koşarken o küçük bir etiket üretim işini büyütüyordu. O işi seviyordu, bu yüzden devam etti. Kültür inşa etmeyi, doğru insanları işe almayı, sistemi iyileştirmeyi bir oyun gibi görüyordu.
Buradaki kritik nokta bir formülde saklı:
Getiri = (1 + r) ^ n
* r: her yıl ne kadar geliştiğin
* n: bunu kaç yıl üst üste yaptığın
r küçük olsa bile, n yeterince büyük olduğunda sonuçlar olağanüstü hale gelir. Yıllar içinde CEO olarak daha iyi hale geldi, her sene bir önceki seneden biraz daha iyiydi. Ve bu 23 yıl üst üste biriktiğinde, onu alanında en iyilerden biri haline getirdi.
En güçlü değişken n’dir.
Bir şeye on yıl boyunca tutkuyla devam edersen, karşına çıkan hiçbir engel dayanamaz.
Üçüncü prensip bize şunu söylüyor:
Sevdiğin şeyi bul, devam et, tekrar et, üst üste koy. Yıllar senin için çalışsın.
Kendi Hikayeni Yaz
Bu son prensip ve Graham bunun en önemlisi olduğunu söylüyor.
2008’de Alpine sonunda ivme kazanmışken büyük darbe geldi: küresel kriz. Beş yıl boyunca yeni fon toplayamadılar, Graham maaş ödemek için kişisel birikimlerini tüketti. Yedi şirket iflasın eşiğindeydi, en büyük şirketleri dahil.
Tam bu dönemde bir executive coach ile tanıştı. Önce ne işe yaradığını bile bilmiyordu ama bir şekilde “evet” dedi ve koçluğu kabul etti. İlk görüşmede şirketin kötü gidişatını anlattığında, koç ona şunu söyledi:
“Tamam, o zaman bir hikaye yazacağız.Ama bu hikayeyi yazarken üç kuralımız var.”
📖 Hikaye Yazmanın 3 Kuralı:
* Beş yıl sonrasına git. Bugünün sisinden çık, ileriye bak.
* Nirvana ile başla. Ortalama bir senaryo istemiyorum, mükemmel sonucu hayal et.
* “Nasıl”ı unut. Nasıl yapacağını şimdilik düşünme. Sadece en iyi senaryoyu yaz.
Bu kurallarla hikaye yazmak eğlenceli bir egzersize dönüştü. Önce bir şirket için yazdılar: hayallerindeki CEO’yu işe almak, müthiş bir ekip kurmak, teknolojiyi rakiplerinden üstün hale getirmek, satışları kazanmak, rakip şirketleri satın almak…
Başta “imkansız” görünüyordu. Ama ilk adımı attılar: CEO’yu işe aldılar. 18 ay sonra tüm ihaleleri kazanmaya başladılar, rakiplerini tek tek geçtiler.
Ve fark ettikleri şey şuydu:
Pazar değişmemişti. Rakipler değişmemişti.
Onlar değişmişti.
Çünkü kendi hikayelerini yazmışlardı.
Bundan sonra Alpine’de her şey için hikaye yazmaya başladılar: MBA mezunlarının CEO olması, kültür inşası, insanların ömür boyu çalışmak isteyeceği bir şirket yaratmak, insanların hayatına anlam katan işler yapmak… Ve neredeyse yazdıkları her şey gerçek oldu.
🖤 TEŞEKKÜRLER 🖤
Patreon üzerinden destek olan Orhun Süzer’e, Umutcan Duman’a, Oğuzhan Kızılcan’a, Büşra Yarım’a, Burak Yılmaz’a, Elif Aleyna Duman’a, Irmak Naz Polat’a, Aras Toker’e ve İlayda Ataoğlu’na teşekkür ediyorum.