Listen

Description

Madeira Atlantik Okyanusu’nda bir adadır. Tabii ki aynı zamanda bir şaraba ve şarap stiline adını veren adadan bahsediyoruz. Madeira Adası Portekiz’in uydu adasıdır. Atlantik Okyanusu’nda tam Cezayir’in batısında yer alır. Aslında Portekiz’e oldukça uzak olan bir adasından bahsediyoruz. Ekvator’a çok yakın olan ve çok sıcak olan bir adadan bahsediyoruz. Burası volkanik bir ada, üzeri tamamen ormanlarla kaplı. Zamanında adayı Prens Henry’nin korsanları keşfettiklerinde uzaktan bir siyah bulut olarak görmüşler. Oysa üzerinin tamamen ormanlarla kaplı olmasından kaynaklanıyor. Adada üzüm ve siyah şeker pancarı yetiştirmek istemişler. O yüzden de adanın büyük bir kısmını günlerce, aylarca hatta yıllarca söylenenlere göre yakmışlar. Çünkü tarım yapacak arazi yokmuş öyle düşünün ve nihayetinde bugün baktığımız zaman oldukça yüksek rakımlara sahip olan Madeira adası yeni stil bir şarabın da olmasını sağlamış. Aslında basitçe baktığınızda hayatı Port şarabı gibi başlıyor ve bu adada üretilen şaraplar fortifiye şaraplar. Nasıl yapıyorduk fortifiye, port tipi şarapları? Fermentasyon devam ederken %6-10 alkole geldiğimizde dışarıdan brandy (üzüm bazlı distile alkolü) ekleyerek fermentasyonu durduruyorduk. Alkolü %15 ve yukarısına çektiğimiz için mayalar bu alkol miktarında yaşayamadıklarından ölüyorlardı, içeride şeker kalıyordu ve böylece yüksek alkollü tatlı bir likör şarap yapıyorduk. Buraya kadar herşey tamam zaten. Bundan sonrasında şarabı fıçılara alıp, fıçıları da dışarıya şaraphanenizin dışına ya da varsa çatı arasına koyuyorsunuz. Olmaması gerekecek yerlere koyuyorsunuz. Oralar çünkü oldukça sıcak yerler, yaz ve bahar sıcağından bahsediyorum tabii. Kışın da soğuk olan yerler. Sürekli aynı sıcaklıkta kalmasını engellliyorsunuz şarabın. Peki bu şekilde bozulmuyor mu şarap? Evet bozuluyor ama zaten Madeire’nın stili bozuk. Yani sizin önünüze özellikle bozularak geliyor şarap. Nereden çıkmış bu derseniz de? Portekizli denizciler malum sürekli keşif yapıyorlar. Madeira Adası’nda yaptıkları şarapları alıyorlar, Ümit Burnu’ndan geçerek Hindistan ve oradaki adalara gidiyorlar. Orada yeni malzemeler bulacaklar karşılığında şarap verecekler yani bir nevi bartır yapacaklar ve tekrar geri dönecekler. Bu seyahat aylarca sürüyor ve giderken Ekvator’u 2 kere geçiyorlar, dönerken iki kere daha geçiyorlar. Bu sebeple şaraplar ısınıyor ve bozuluyor. Çünkü bütün şarapları satıp geri gelmiyorlar. Bir kısım şarap da ellerinde kalıyor ve yolda tekrar 2 kere daha Ekvator’u geçmek zorunda kalıyor. Böylece şarap ısıya maruz kalarak bozuluyor. Biz buna günümüzde hala maderizasyon deriz ki bu tamamen Maderia’dan alır adını ve bu şaraplara Vino da Roda (yolculuk şarabı) deniyor. Uzun bir süre de şarapları bu şekilde yapıyorlar. Yani şarapları yapıyorlar, fıçılara koyuyorlar, gemiye yüklüyorlar ondan sonra Ekvatoru 4 kere geçerek, ısıtarak şarapları bozmaya çalışıyorlar. Fakat sonra buna talep arttıkça başa çıkamaz hale geliyorlar ve başka teknikler keşfediyorlar. Bu teknik işte az önce anlattığım fıçıya koydum, çatıya ya da çatı arasına koydum tekniği. Sonuçta aynı bozulmayı sağlıyor. Bir diğer teknik de çok daha ucuz ve basit teknik. Dışında ısıtma boruları olan tanklara şarabı koyuyorlar. Fırın diyebilirsiniz bunlara (Estofas) stov’dan geliyor zaten, borulara sıcak suyu verdiğiniz zaman tank ısınıyor ve şarabı dışarıdan bir etkiyle ısıtmış oluyorsunuz. Böylece de bozabiliyorsunuz ama o dışarıda bozulan gibi olması imkansız.